Sıla’nın Bavulu

Size bir önceki yazıda bahsettiğim uzun ve zorlu bir evrak toplama süreci sonrasında artııık hazırdım!! İlk defa gemiye uzun süreli bir macera için gidiyordum; ilk bavulum oldukça başarılı oldu diyebilirim 🙂

>> Siz bilmezsiniz, eşiniz bilir!!

Gemiye benim gibi ilk defa gidiyorsanız emin olun yanınıza almanız gereken eşyaları en iyi eşiniz bilir, bu nedenle alışverişinizi beraber yapın!

>>Kamaraların tek kişilik tasarlandığını unutmayın!Sıla'nın Bavul Listesi

Tüm kullanım alanları (Giysi dolabı, kitap dolabı vb) tek kişi için yani burda çalışan personel için tasarlanmış, siz ekstrasınız!! Kısaca getirdiğiniz her gereksiz eşya kalabalık anlamına gelecek.

>> Burası erkekler dünyası

Eteklerinize, topuklularınıza, baskın kokulu parfümlerinize, dekolteli tişört veya gömleklerinize elveda deyin 🙂 Kamaranızda tabiki istediğiniz gibi giyinebilirsiniz; ancak toplu yaşam yerlerinde – yani kamaranız dışındaki her yerde – size tavsiyem görünmez olmanız, yani cinsiyetinize vurgu yapmayan,  bol ve bir tık kapalı kıyafetler giymeniz. Bu hem sizi, hem eşinizi, hem de burda çalışan diğer insanları rahatlatacaktır. Bu karşıdakine güvensizlik gibi bir anlama gelmez, aksine burdaki insanlara saygınızı gösterir bence.

>> Mont ve ayakkabılara dikkat!

Benim gemiye katıldığım dönem tam Kasım ve sonrası ayları kapsadığı için düzgün bir mont almam şart idi. Bilirsiniz The North Face, Jack Wolfskin, Columbia gibi markaların outdoor sporlar için tasarlanmış mont ve ayakkabıları var.

 – Ben montumu Jack Wolfskin’den aldım. Tercih etmemin sebebi montun ikili oluşuydu ( zannediyorum 4 mevsim diyorlar bu montlara). İçinde çıkarılabilir polar var, ister polar olanı tek giyin, ister üstteki yağmurluk /Rüzgarlık olan kısmını tek  giyin. Mont oldukça ince, benim için diğer bir avantajı sırt çantama rahatlıkla sığabilmesi. The North Face-Jacket

 – Mont dışında önden fermuarlı bir cekete de ihtiyacım vardı; onu da The North Face’ten buldum. Bunun nesi sıcak tutuyor diyeceğiniz kadar ince bir ceket; ancak gemide yemeğe inerken veya köprüüstüne çıkarken vazgeçilmezim oldu, ılık havalarda dışarıda da giyilebiliyor. Rüzgar geçirmediği için çok iş gördüğünü söyleyebilirim.

  – Ayakkabıda da yine The North Face ve Columbia’yı tercih ettim, bot ve normal kışlık ayakkabı olarak, ek olarak bir adet converse getirdim ki rengi sarı idi şu an baya griye döndü 1 haftada 🙂 Tavsiyem koyu renk ayakkabı getirmeniz, kesinlikle! 😀

 >> Kendi eğlencenizi kendiniz yaratın!!

Şunu bi kabul edelim, eşiniz oldukca yoğun, her dakika sizinle ilgilenemeyecek ve fazlasıyla boş zamanınız olacak, hatta dolu zamanlarınız boş zamanlarınıza göre bayağı bir az olacak 🙂 Bunlar tamamen kişiden kişiye değişir; ama benim bu amaçla yanıma aldıklarım şöyle;

  – Örgü ipleri: Daha önce gerçekten eline örgü ipi veya tığ bilmem ne değmemiş biri olarak söylüyorum, ilaç gibi geliyor 🙂 Ben şu an neredeyse hergün örgü yapmaya çalışıyorum, bahsettiğim anne işi dantel örmek fln değil, daha çok bileklik yapmaya çalışıyorum, şu an başlangıcın en başlangıç seviyesindeyim, hele bir tam öğreneyim, nasıl yapılır, nelere ihtiyaç duyulur hepsinden bahsedeceğim. Şimdilik eğer niyetiniz varsa  burdaki videoyu şiddetle tavsiye ederim, 5 adet bileklik yapımını gerçekten çok başarılı olarak anlatan bir hanım kızımızın videosu 🙂

 – Kitap:  Siz de benim gibi kitap okumayı çok seviyorsanız; gemiye gelirken endişelerinizden biri kilo sınırınızın olması nedeniyle kitap sayınızdaki kısıtlama olacaktır. Ben bu sorunu e-kitap ile çözdüm 🙂 Bulduğum yöntemle övünüyor değilim; ancak kısıtlı imkanlarla maximum fayda böyle sağlanıyor 😀

Bu web sitesinde arkadaşlar pdf veya Iphone/Ipad/Mac için epub formatında kitapları koyuyorlar.

Aynı linkten bir adet dropbox  linkine ulaştım, umarım sizler bu yazıyı okuyana kadar linkte bir sorun olmaz; çünkü toplamda yaklaşık 210 kitap indirdim bu linklerden 😀

Ipadiniz varsa mutlaka Ipadinize yükleyin, Ibook uygulamasıyla çok güzel bir şekilde kitap okuyabilirsiniz, özellikle gece modunu çok sevdim, her yere kolayca götürebiliyorsunuz, açıkcası ben 1 tane bile normal basılı kitap almadım yanıma 🙂

 – Kişisel Hedefler: Bu konu tamamen ilginizi neyin çektiğiyle alakalı 🙂 Mesela ben boş durmayı çok sevmem, “İşleyen demir ışıldar” diye bir söz vardır ya hani, beni tam olarak anlatır, eğer boş durursam, kendim için hedef koyup birşey yapmazsam gözümün feri söner, böyle mutsuz bir tip olurum. Dolayısıyla bu yolculuğa çıkarken kendi kafamda 2 ödevim vardı, birisi  blog işini geliştirmek, ikincisi de süresi bitmiş olan Toefl sertifikamı yenilemek 🙂  Uzaktan bakıldığında, blogu kim okuyacak, hani kaç kişiye ulaşacak, Toefl’ı şu an çalışmadığıma göre napıcam? Ama unutmayın ki, dil nankördür, siz ondan uzaklaştıkça o da sizden kolayca uzaklaşır, Toefl bir bakıma benim ingilizcemi taze tutma çabam. Boş amaçlar gibi gözükse de tamamen kendim için koyduğum hedeflerdi. Toefl kitaplarını bilen bilir yaklaşık 3 kilo vardır herhalde 😀 Ebook olayı gibi o olayı da internet üzerinden çözdüm, öyle bir niyetiniz varsa sizin de buyrun linkleri:

  •    – Toefl Kitapları için tıklayın.
  •    – İngilizce – İngilizce sözlük için tıklayınız 🙂
  •    – Toefl’da en çok çıkan 400 kelimeyi ise bu linkte bulabilirsiniz.

 – Film, Dizi, Müzik: Şahsen ben, film kültürü bayağı berbat birisiyim 🙂 Şimdi size burda izlemeniz gereken 100 film fln gibi bir liste veremeyeceğim; çünkü ben iyi bir film izleyeceğim zaman IMDB ilk 250 film gibi aramalarla filmleri bulurum googledan 🙂 Dizi derseniz çok izlemem, baştan sona sezonlarının tamamını izlediğim diziler 1-2 dir. Müzik kısmı ise benim için olmazsa olmaz, annemden alışkanlık, mutfakta radyom vardır, evde sürekli bir müzik açıktır, işyerindeyken de Karnaval Radyo’da Radyo Zeplin’e bağımlı olmuştum, resmen adamlar kendi müzik listeniz gibi oluyor aynı şarkıları çalıyorlar; ama bir şekilde vazgeçemiyorsunuz 🙂

Sonuç olarak Sefer’in yönlendirmesiyle indirdiğim dizi ve filmleri bu siteden indirdim; size tavsiyem orda Letitbit veya Turbobit’le indir diye seçenekler çıkıcak karşınıza, onların premium üyeliklerini alın, 3 saatte indireceğiniz bir filmi 15 dk’da indiriyor. Boxset belgeseller veya radyoların top 40 ları da var, onlardan indirdim ben de bol bol.

 – Fotoğraf / Video : Ben daha önce, öğrencilik zamanlarımda fotoğrafçılıkla amatör olarak uğraşmıştım, sonrasında tipik bir özel sektörde tam zamanlı çalışan gibi neredeyse 4 sene elimi sürmedim makineme; ancak gemiye geldiğimden beri elimden düşmüyor fotoğraf makinem, buraya gelmenin güzel yanlarından biri de bu biliyor musunuz, resmen zevk aldığım birşeye geri döndüm. Emektar makinem D-SLR Canon 400D. Ayrıca bir adet aksiyon kameramız var, aslında o kamerayı Sefer’in motoru için almıştık; ama ben kullanıyorum gemide.

Fotoğrafçılık  konusunda bilgim vardı; ancak video kısmı ile ilgili gerçekten çok bilgisizimdim, montaj nasıl yapılır vs diye. Gelmeden önce Apple’dan Mac laptop almıştım, onların Apple’ın Türkiye’de yeni vermeye başladığı “One to One” eğitimleri var, gelmeden önce 3-4 defa ona katılma imkanım oldu. Dönüşte de kesinlikle gideceğim, 1 senelik üyelik aldım, verdikleri hizmet karşısında 190 TL bayağı sembolik bir rakam oluyor. Sizlere de tavsiye ederim gitmenizi, çok iyi bir eğitim ekipleri var, tane tane herşeyi anlatıyorlar ve 50 dk boyunca sadece size vakit ayırıyorlar.  Ben video için şimdilik Imovie’yi kullanıyorum, başlangıç seviyesindeyim, umarım gelişimimi bu blogda hep birlikte inceleyeceğiz 🙂

Bavul_HatırlatmaArtık bavulunuz hazır, herşeyiniz tamam.. Bu kısım karnınızda kelebeklerin uçuşmasına sebep oluyor gibi sanki, biraz da endişeli misiniz ne 🙂

Ben şahsen bavulumu kapattıktan sonraki kısmında inceden endişelendim, şimdi sıra evi kapatmaya gelmişti. Canım teyzem hemen yardımıma yetişti, beraber evin tüm pencerelerini kontrol ettik kapalı mı diye, doğalgaz ve suyun vanasını kapadık, buzdolabını tamamen boşaltmıştım zaten, elektrik şalterlerini indirdik, artık tamamdım, evimize hoşçakal diyip kapattım kapımızı..

O günlerde içimde en çok Yeni Türkü’den “Her Başlangıçta yeni bir anlam vardır” çalıyordu. “Parmağını sürsen elmaya, rengini anlarsın, gözünle görsen elmayı, sesini duyarsın..” Sahiden yepyeni bir başlangıç yapıyordum ve hem çok heyecanlıydım, bir yandan da vedalaşma kısmında oldukça hüzünlüydüm; ama işte her başlangıcın güzelliklerinden biri olmuştu, yaklaşık 2 senedir görüşmediğim can dostum İzmir’den beni görmeye geldi mesela gideceğimi duyduğunda ve süper bir haftasonu geçirdik beraber 🙂 Annem ve babam il dışında yaşamalarına rağmen görüşme fırsatı oldu onlarla gelmeden bol bol öptüm onları, Sefer’in ailesi zaten benim de ailem, her birine hoşçakal dedim, Sefer’in teyzesi ben gitmeden yiyeyim diye  inanılmaz lezzetli aşure yaptı mesela, Sefer’in annesi ve ananesiyle vedalaştım, bol bol sarıldım onlara da.. Sonra kendi teyzeme gittim, ananemin kollarında bol bol şımardım, teyzoşum zaten en yakın arkadaşlarımdan benim, acayip güzel 2 gün geçirdim onlarla – ki Teyzem ve ananem evrak işlerim ters gittiği anda kafalarını şişirdiğim 2 kişiydi, gemiye geliş sürecimi resmen benimle yaşadılar :)- , gemiye katılmadan önceki son 2 gecemi de ablamlarda değerlendirdim. Ordan kopmak benim için en zorlu kısmı oldu; çünkü orda henüz 2 aylık olan biricik yeğenim Pera’ma veda etmek zorunda kaldım. Teyze anne yarısı derler, gerçekten bir parçam orda kaldı gibi geldi bana, minicik, tatlı mı tatlı, ciddi mi ciddi bir bebek çünkü benim yeğenim, şu an limanlarda internet çektiği anda Facetime’dan ablamı arayıp Pera’yı göstermesini istiyorum ondan 🙂 Canım Ablamla da 2 gün boyunca her fırsatta konuştuk bol bol, çok iyi geldi; ancak  zaman dolmuştu, ikisine de veda ettikten sonra, havaalanına eniştem Musticiğim bıraktı, o sabah gümrükten geçerken ki heyecanımı benimle yaşadı. Gümrükten geçtim, sırt çantam ve ben, artık bitmişti herşey, uçağa binip öylece gidicektim, Haziran sonunda kurmaya başladığım hayalimi 17 Kasım itibari ile artık gerçek oluyordu, artık Sefer’e kavuşma vakti gelmişti!

SS_Airport