Gemiye Geliş – Yine, Yeniden :)

“Evde oturan erken ölür.”

Roman Özdeyişi

IMG_5270Hayat çok enteresan; gemiye gitsem mi, işi bıraksam mı, ya kedimi napıcam, nasıl ayrılıcam, olur mu olmaz mı derken,kafamda  bi milyon soruya rağmen hayatımı toptan değiştirecek bir karara imza atıp gemiye gelmiştim. Gemiye gelişimi ve ilk ayımı anlattığım yazılara şimdi dönüp bakıyorum da nasıl heyecanlıydım; inanılmaz bir bilinmeze adım atmıştım; sahiden böyle sisli bir yola koyuluyorsun; önünü göremiyosun; ama tek dileğin güneşli bir gökyüzü. Sonra hemen sis dağılıyor; sen o adımı attığın için kendinle inanılmaz gururlusun artık, inanılmaz mutlusun. İşte öyle bir bilinmezlikle, karnımda mini mini kelebekler; bir yandan da inanılmaz bir yumru ile geldiğim gemide ilk seferim hayatımın en güzel dönemine dönüşmüştü; nasıl eğlendim; nasıl huzurluydum anlatamam.  Zaman hızla geçiyor, ilk seferi bitirip eve döndüm, 2. sefere başladım bile 😀

IMG_5283Bilirsiniz, özel sektörde ilk başlayanlar için senelik 15 günlük izin vardır;  ben gemiye ilk geldiğimde tatil hakkında konuşurken “neeee 2 ay mı, ay ben patlarım sıkıntıdan napıcam 2 ay evde?!”  diye bir cümle kurduğumu hatırlıyorum 😀 Bünyem daha 4 ay gemide kalıp, eve dönüşün nasıl bir his olduğunu tatmamıştı veya nasıl bir koşuşturmacanın içine gireceğimden haberim yoktu 😀 Bizde yaklaşık 1.5-2 ay karada kaldık, gerçekten bana 15 gün gibi geldi 😀 Ne ara nasıl oldu bilmiyorum, bir an kendimi yine bavul toplarken buldum 😀

Bu defa ama nasıl tecrübeliydim, eşyaları “bu gerekli, bu gereksiz” diye ayırarak
seçtiğim çok kullanışlı bir bavul oldu 😀 Tabi bavul hazırlama sırasında Sefer’in “Ne gerek var buna Sıla ya?!” diye sorularını es geçiyorum :D:D En son kahve makinesinde su ısıtılır mının kavgasını yapıyorduk -tabiki ben haklı çıktım (Canım Berkin’den aldığım tüyom sağlamdı 😎). Bavula Sefer’den gizli sokuşturduğum kitapları söylemiyorum bile 😀 “500 tane Ebook var ipadde, ne gerek var basılı kitabı taşıtıyosun bize ?!” diye söylenerek bavuldan çıkarırken kitapları, arkasını dönünce bir şekilde geri girdi

fotoğrafkitaplar bavula 😀 Bavuldaki ufak vantilatörden veya yaklaşık 2 kiloluk Toefl kitabının bavula nasıl girdiği konusunda hiç bir fikrim yok 😁 Benim suçum yok, Sefer’in hatırlaması gereken benim Munise’nin torunu olduğumdu; annanemi Isparta’dan kışın kalması için İstanbul’a getirirken aynı kavgayı annanemle ben ediyordum, gereksiz şeyleri çantasından çıkarıyordum (veya öyle sanmıştım 😀 ). Arkamı dönünce  çantasına gizlice soktuklarına inanamazsınız!!  En son 2 yeşil biber, bir parça da peynir çıkmıştı el çantasından “Atılmasın bozulur yazık” diye İstanbula getirmiş benden gizli 😂

Her neyse, yine dağıttım konuyu, 15 Mayıs sabahı bavullarımız ve biz bu defa Arnavutluk – Tiran’a gidecek uçak için havalimanındaydık. Bu arada bir önceki hattımızla bu hat aynı, yani aynı ülkeler gidicem çokFishing şanslıyım ya 😀 Çok sevmiştim bir önceki hattı, tek başıma rahatça limanlarda çıkabileceğim, çok da fazla uzun seyri olmayan bir hattı, yine Slovenya, İtalya, Arnavutluk ve  İsrail arasında mekik dokuyacağız 15 günde bir 👊Gemiye Durres’ten katıldık, yeni gemimiz eskisi ile neredeyse aynı. Gemiden inen 2. kaptanın eşi de gemideymiş, ne kadar şanslıyım anlatamam, kamara o kadar temizdi ki – sevgili Rukiye bu satırları okuyorsa tekrar çok teşekkür ediyorum kendisine- tertemiz kamarayı devralınca yerleşmesi çok ama çok kolay oldu 😀

DSC02634
DSC02567Daha önce yazmıştım, benim bulunduğum mekanı mutlaka kişiselleştirmem lazım, yoksa rahat edemiyorum, duvarlarına bişi asmam lazım, sağa sola obje koymam lazım, ofisteki masam da öyleydi, evimiz de öyle, dolayısıyla kamaramız da öyle 😀 Gemiye ikinci defa gelmenin verdiği bir pratiklik oldu, bir önceki gemide duvarların mıknatıs

tuttuğunu öğrenmiştim mesela, evde de bir dolu mıknatıs vardı, hani şu magnetlerin altına yapıştırılanlardan, onlardan gemiye getirdim, duvarlara hiçbir şey  yapıştırmadan herşeyi mıknatısla tutturuyorum. Sonra küpelerimi sürekli kaybederim ben, küpelerimin çift olarak ömürleri 2 hafta genelde 😀 Gemideki  telefonları da ne güzel duvara asmışlar, telefonlar oldu bana küpe standı 😀 Mesela benim takıntım var, masamda bi masa lambası olacak, yoksa o masada çalışamam hatta ışık da mümkünse sol tarafımdan vurucak 😀  Bir önceki gemide gidip masa lambası almıştık İsrail’den 😀 Şimdi gelirken Ikea’dan aldığımız masa lambasını getirdik, dolaba tutturunca çok efektif oldu, istediğin gibi kullanabiliyorsun. Yukarıda bahsetmiştim kahve makinesi getirdiğimden; kahve makinesini DSC02559aynı anda kettle olarak da kullanabiliyosunuz; ben bol bitki çayı da getirmiştim yanımda, ister kahve yapıyoruz makinede istersek su kaynatıp çay içiyoruz, iki kullanım şekli var 😀 Gemiye gelmeden önce bir milyoncuya uğramıştım – ben baya seviyorum oraları yaaa :D- ordan mesela şu cama fln tutturulan mini askılıklardan aldım; o askılıklar şimdi şallarımı tutuyorlar süper oldu 😀 Sefer sağolsun bana olta takımı aldı, bu tekneden atılanlardan jig olta diyorlar galiba, 2 parça olduğu için bavula kolayca sığdı 😉DSC02554

Gemiye geldiğimizden beri bugün itibariyle 18 gün oldu, tamam güzel kamaraya yerleştim ama bir sorun bakalım dışarı çıkıp gezdin mi diye. Hayır! 😀 Gerçekten makûs talihim bana bir oyun oynadı 😀 Aslında şöyle oldu, IMG_2304Durres’ten katıldıktan sonra Koper’e gidicektik, akşam yanaştık çıkamadım. Sonra Trieste’de çok az kaldık, çıkamadım. Venedik’te akşam yanaştık, ertesi gün de çıkış belgesi gelmedi, çıkamadım. Ravenna’da tüm bir gün boyunca kaldık çıkış belgesi gelmedi, devamını biliyorsunuz artık, çıkamadım 😀 Bu arada Ravenna ve Venedik’te liman belgesinin gelmemesinin nedeni cruise gemilerinin  yarattığı yoğunluktu, adamlardaki personel sayısı 1500-2000, onlardan sıra bize gelmedi tabiki!. İsrail’de başka mevzular oldu, ve tabiki de, çıkamadım! 😀 Kendi rekorumu kırmış bulunmaktayım, gemiden hiç inmeden maximum 7-8 gün kalmıştım, şimdi tam 18 gün oldu 😀 Ya mesela Amerika’ya gidiyor olsak ve ben kendimi şartlamış olsam, evet 18 gün seyir var, 18 günün sonunda dışarı çıkabilicem  diye, bence sıkıntı olmazdı (dimi Alize 😂). Ama şu yukarda bahsettiğim çıkamama olaylarında, limana yanaşırken içimde çalmaya başlayan Kasap Havası, liman kalkışında Orhan Gencebay’dan Kahrolayım’a döndü 😀 Öyle günlerde yüz ifadem aynı şu: 😒 oldu 😀 Ya siz bana bakmayın, ben gerçekten duyuyorum, dinliyorum 30-40 gün hiç gemiden inmeden seyahat eden nice yenge hanım var, burdan şapkamı çıkarıp, hepsini saygıyla selamlıyorum,  “18 gün çıkamadım ühühü” desem onlara bana kocaman kocaman gülerler eminim 😀DSC02543
Peki naaptım, bu günlerde? Herhalde bavulumdaki en iyi şey, “Esrarengiz Bahçe” adlı büyükler için boyama kitabı DSC02688oldu. Minicik minicik desenleriyle o kadar el oyalıyor ki anlatamam, iyi ki getirmişim, Sefer de başka bir kitabı boyuyor aile aktivitemiz oldu 😀 Boyayıp bitirip
kamaranın duvarına asıyoruz 😀 Demir attık 18 günde bir kaç kere, o esnade sürekli balık tuttum, ki inanılmaz keyifli bi iş bence 🎣 Bol kitap okudum, “Two and a Half Men” dizisini çok seviyorum 2 daha sezonunu bitirdim(8.nin sonlarındayım) zaten bölümler 20’şer dakikalık çerez gibi 😄

IMG_2181Şuna farkettim, gemide öyle sakin, öyle yavaş bir hayat yaşıyorsun ki, İstanbul inanılmaz kaotik geliyor burdan sonra, herşey hızlı, herkes hızlı. İşte bu 18 günde aslında o yavaşlığın tadını çıkardım resmen, balık tutarken görmeliydiniz, geminin kıç tarafından bir elimde olta, bir elimde çay (böyle bir balık tutma biçimi de yok gerçekten 😀 ) deniz çarşaf gibi, hava mis gibi.. İşte o anlarda gemide olmanın tadını çıkarıyorum, gemide olmak ilk günki kadar heyecan verici, ilk günki kadar iyi hissediyorum. Bir kere hayatımın en huzurlu dönemini yaşıyorum. Tüm bunları Sefer’le paylaşıyor olmaksa bambaşka bir duygu, bazen ayrı kaldığımız günler için üzülüyorum, eğer ben gemiye gelmeseydim ve bir şekilde birisi bana çok ileride şu an yaşadığım huzuru, mutluluğu “İşte sen bunları kaçırdın” diye tarif etseydi, inanın çok üzülürdüm, iyi ki burdayım, iyi ki geldim 😀

IMG_5103